'Benim İçin Kore' Kompozisyon Yarışmasına Katıldım !
'BENİM İÇİN KORE' Peki sizin için Kore ?
Geçtiğimiz günlerde Kore Kültür Merkezi'nin düzenlediği 'BENİM İÇİN KORE' adlı İllüstrasyon, Kompozisyon, Video yarışmasına katıldım. Covid-19 nedeniyle evde kaldığımız bu günlerde gerçekten eğlenmemi ve araştırma yapmamı sağladı. Umarım bu tarz yarışmalar daha sık düzenlenir. Kompozisyonum ödül alamasa da ödül alanları çok tebrik ediyorum ve gelecek senelerde bu tarz yarışmalara örnek olması amacıyla aşağıda kompozisyonumu sizlerle paylaşıyorum. Yorumlarınızı merakla bekliyorum... Hem beni tanıyabilecek hem de Kore hakkındaki görüşlerimi okuyabileceksiniz.
Bu ve bu tarz yarışmalar için Kore Kültür Merkezi'ni takip etmeyi unutmayın. Bu tarz yarışmalarda derece edinmek ya da katılmak bile Kore'de okumak isteyenler için çok yararlı olacaktır. Böylelikle hem Kore'yi hem de Kore kültürünü daha iyi tanıyabileceğinizi düşünüyorum. Sadece ders notlarınıza değil kendinizi her yönden geliştirmeye çok önem verin. Sadece Kore için değil hayatınız için bile her konuda böyle olun. Araştırın, sosyal olun, etkinliklere katılın... Kore'deki üniversitelere sadece iyi notlarla giremezsiniz, böyle etkinliklerde yer almanız ya da Kore kültürünü yakından takip etmeniz çok çok önemli. Bu nedenle en başta da dediğim gibi Kore Kültür Merkezi'ni takipte kalın 📚📚 Kore Kültür Merkezi 👈sayfası.
??? Sizlerde yorumlara Kore'nin sizin için ne anlam ifade ettiğini yazabilirsiniz... 🌸 ???
'Benim İçin Kore' Kompozisyonum
Benim için Kore benim ikinci vatanım. Nasıl olur dediğinizi duyar gibiyim, öyleyse anlatayım. Ben daha bebekken bana verilen ikinci ismim ile Kore kaderime işlenmiş.
Ben Serin V. S. 19 yaşındayım, Grafik Tasarım ve Fotoğrafçılık bölümünden mezun oldum, zaten her şey mezun olmamla başladı. Annem, babam, büyükanne ve dedelerim yani tüm soyum Türk ama annem adımı koyarken ilk ismimin yanına Serin’i de eklemiş. Türkçe ‘de Serin, isim olarak kullanılmazken, annem ilk ismime uysun diye koymuş. Şans işte. Tabi ben Kore sevdam başlayana kadar Serin’i nerede kullanacağımı bilmiyordum. Meğer Kore’de Serin ismi kullanılan ve yaygın bir isimmiş. Ben bunu öğrendiğimde gerçekten çok sevinmiştim. Beni ve kader ağımı Kore’ye bağlayan bir şeyler olduğu kesindi. Kore hayatıma 17 yaşındayken, BTS’in sahnedeki bir videosuna denk gelmemle girdi. Üyelerinden V’nin bilekliği çözülüyordu ve Jimin mikrofonunu ona vererek bağlıyordu. Bu bana o kadar samimi ve içten bir hareket olarak geldi ki bu samimiyetin kaynağını aramaya başladım. Hangi ülkenin insanlarıydı bu kadar samimi ve içten olan? Hangi dilde konuşuyorlardı? Sözlerini anlayamasam da içimi ısıtan bu şarkı ve kültürün kaynağı hangi ülkeydi? Araştırmalarımın sonucunda karşıma Kore çıkmıştı. Güney Kore. Kardeş ülkemizdi, nüfusu 51 milyondan fazlaydı. Başkenti dünyanın dördüncü en büyük metropol ekonomisi olan Seul’dü. Para birimi won’du. (애국가) Aegukga milli marşıydı. 197 üniversite ve 222 yüksekokuluyla okur yazar oranı %92’nin üzerinde olan bir ülkeydi.
Seul resimlerine bakarken en çok hoşuma giden şey, teknolojinin sanat ve tarihi yok etmeyen, ona destek olan, geliştikçe kendini tüketen değil kendini besleyen bir yapıya sahip olmasıydı. Teknoloji ve gelişmişlik tarihi yapıları, kültürü yok etmemiş ona saygı göstermişti. Bunu sağlayan Kore halkıydı. Bu dengeyi nasıl kurduklarını ve nesilden nesile nasıl aktardıklarını merak ediyordum. Bu nedenle K-Pop’u ve K-Drama’ları gözlemci bir şekilde dinlemeye, izlemeye başlamıştım. Kore’nin hayatıma girmesini sağlayan grubun adı BTS’ti ve 7 üyesi vardı. Ders çalışırken son ses dinlediğim bu şarkılar ne dikkatimi dağıtıyor ne de motivasyonumu düşürüyordu. Aksine sanki bana destek oluyor, hayallerime giden yolda bana eşlik ediyorlardı. İzlediğim bir belgeselde Koreli yaşlı bir teyze şöyle demişti ‘’Bizler hep bizden sonraki nesil daha rahat yaşasın diye çalışırız’’ bu o kadar değerli bir cümleydi ki hayallerimin adresi olarak Kore’yi seçtiğim için kendimle gurur duymuştum. Kore halkı bu yüzden başarılıydı. Önceki nesillerin bize, gençliğe olan saygısı, bağlılığı ve çalışma azmi. Bu yüzden belki de Kore halkı hep çalışmaya, okumaya ve kendini geliştirmeye devam ediyordu. 17 yaşındayken izlediğim ilk K-Drama olan ‘The Legend Of The Blue Sea’yi’ izlerken bu dili öğrenebilir miyim diye düşünüp duruyordum. Annem ve teyzem Latin dillerine hâkim, Batı ağırlıklı yetişmiş insanlar. Bu nedenle ben de o tarzda büyüdüm ama kendim için bir hedef bulmak, onlardan farklı olmak, onların bilmediği bir dile, kültüre hâkim olmak istiyordum. Korece’yi öğrenmeye başladığım o gün sadece denemek istemiştim. Alfabesini bir günde ezberleyince devamını getirebilir miyim diye düşünmüştüm. Her geçen gün daha fazla öğrenmek, ilerlemek istiyordum. Türkçeye çok benzeyen Korece’nin tek farkı alfabesi gibi geliyordu. Biz bu kadar benzerken neden insanlar bunu bilmiyordu. Neden insanlar kardeş ülkemiz olan Güney Kore’ye ve Korece’ye bu kadar uzak kalıyorlardı. Ben Korece öğrenmeye devam ederken sınırlı olan kitap ve internet kaynağı yavaş yavaş çoğalmaya başlamıştı. Kore’yi anlatan, K-Drama’ları paylaşan, K-Pop şarkılarını ve sanatçılarını destekleyen Türk sayfalar arttıkça Kore’nin sadece benim kalbime değil çoğu Türk gencinin kalbine dokunduğunu anlamıştım. Korece öğrenmek kimseye danışmadan kendim için aldığım ilk karardı. İngilizceyi okul aracılığıyla öğrenmeye başlasam da gerçek anlamda öğrendiğim ilk dil sanılanın aksine İngilizce değil Korece’ydi. Kore’nin hayatıma girdiği o günden sonra, önce ailem olmak üzere herkese Kore’yi ve Kore kültürünü tanıtmaya çalıştım. Her gün Korece haberler dinledim, Webtoon okudum. Sadece K-Pop ve K-Drama izlemekle kalmayıp Kore’yi her yönüyle keşfetmeye çalıştım ve hala da çalışıyorum. Çünkü benim için Kore bakmakla görmek arasındaki farkı bana öğreten bir ülke. Her detayı bana ayrı şeyler katıyor ve öğretiyor. Kore’de üniversite okumak en büyük hayalim ve bu hayalime ulaşmak için bugünlerde elimden geleni yapıyorum. Kore’de yaşamak, Korece senaryolar yazmak, K-Drama sektöründe ülkemi temsilen eden iyi bir Türk senarist ve yazar olmak istiyorum. Ülkemize Kore dizilerinin uyarlamalarını getiren senarist Makbule Kosif’in öğrencisiyim. Benim için Kore hayallerime giden yol, Kore’ye yerleşip okumaya başladığımda ise hayallerimi yaşamak istediğim ülke olacak. Hayaller kurmak ve gerçekleştirmek için varlar. Benim için Kore bu iki sayfaya sığdıramayacağım kadar özel ve anlamlı bir yer. Sejong Hakdang Enstitüsü’nde Korece kursuna giderken gördüğüm Korelilere sarılma isteği anlatılmaz yaşanır. Çok üzgün olduğum anlarda Koreli birisini gördüğümde ne çok mutlu olduğum... ‘Ayla’ filminin başlamasıyla ağlamam… Televizyonda Kore’yle alakalı bir şeyler gördüğümde mutlulukla aileme göstermem ve Kore’yi tüm ayrıntılarıyla tanıtmaya çalışmam… Annemi, anneannemi Kore restoranına götürüp yemekleri tattırmam… Kore’de yaşamak, orada üniversite okumanın hayallerini kurduğum günler… Bunların hepsini ancak bunu okuyan ve benimle aynı hayalleri kuranlar anlayabilir.
Sevgili okuyucu yaşın kaç olursa olsun, ‘orası sandığın kadar güzel olmayabilir’ diyenleri, hayallerine sınır çizenleri, dinlediğin müziğe, sevdiğin ünlülere saygı duymayanları ve seni tercihlerinle yargılayanları dinleme. Ben dinlemedim. Şimdi ilerlediğim bu yolda zorluklar çıksa da o zorlukları bile severek, başarıyla ilerlemekteyim. Amacına giden yolda çektiğin zorluklar, amacına vardığında daha da çok mutlu olmanı sağlar.
Kore’yi ülkemize tanıtan bir genç olduğum için çok memnunum. BTS’i, EXO’yu, BLACKPINK’i ve daha nicelerini dinlediğim için çok mutluyum. Artık etrafımda hayallerime karşı çıkan önyargılı insanlar yok. Çevremde Kore’yi ve Koreceyi öven, çocuklarını oraya yollamak isteyenler artık daha çok. Benim için Kore; tüm hayallerimi besleyen bir kaynak. Bu sene KGSP (KORE DEVLET BURSU) için başvuracağım diğer seçenek ise üniversite tercihlerimde Kore Dili ve Edebiyatını seçeceğim. Hayatımın her anında iyi ki Kore ve Korece var. Şimdilerde senarist olma yolunda ilerliyorum, bahsettiğim gibi en çok istediğim şey K-Drama senaristi olmak ve ülkeme daha fazla Kore uyarlaması diziler getirmek.
Benim için Kore, gençleri her konuda destekleyen, onlara iyi çalışma koşulları sunan, dilini globale şarkılarla, teknolojiyle duyurmuş… Dünyaca ünlü şirketlerin ve sanatçıların kökü olan bir ülke. Güney Kore, ülkesini her an geliştirmeye çalışan, çalışkan bir halka sahip. Türkiye gibi geleneklerine önem veren bir ülke. Gençlerin büyükleriyle olan iletişimi, saygı duyma şekilleri, insanların birbirleriyle olan iletişimleri en çok hayranlık duymamı sağlayan yanı. Güney Kore tarihiyle ve gelenekleriyle birlikte geleceğe ilerleyen, hayallerimin ülkesi.
Benim için Güney Kore diline hâkim olmak istediğim, yaşamak, okumak, yemeklerini tatmak… Müzelerini, sanat galerilerini gezmek, kışın ilk kar yağdığında Namsan Kulesi’nden Seul manzarasına bakmak… Bahar aylarında uçuşan kiraz çiçeklerini görmek… K-Pop konserlerine fan buluşmalarına gitmek… Jeju adasında Manjanggul Mağarası’nı gezmek… Devasa Starfield Kütüphanesi’nde kitap okumak… Konsept kafelerinde arkadaşlarımla buluşmak… Dünya’nın merkezi gibi olan Itaewon’da her milletten insanla yan yana yürümek… Bayramlarında geleneksel törenlerine katılmak ve daha nicelerini yapmak…
Bunların hepsini yapmak istediğim, hayallerimin tek bir yerde buluştuğu ülke, Güney Kore.
Buradan tüm samimiyetimle kardeş ülkemiz olan Güney Kore ve halkına, burada Koreceyi bizlere öğreten öğretmenlerimize ve temsilcilere teşekkürlerimi iletmek isterim. Benim için Güney Kore hayatımın her anında olmasını istediğim tek yer.
- Serin V. S.
(BU YAZININ TÜM TELİF HAKLARI SAKLIDIR) çalıntı, kopyalama vs. yapıldığı takdirde yapan kişi hakkında gerekli işlemler başlatılacaktır.

Seneye olursa ben de bu yarışmaya katılacağım 🙌🇰🇷🇰🇷🇰🇷
YanıtlaSilMutlaka katıl :) başka yarışmalar oldukça tarihleri buradan paylaşacağım :)
Sil